12 Eylül 1980 Darbesi

 

12 Eylül 1980'de ordu, ülke yönetimine el koyar.

12 Eylül 1980 darbesi hiç şüphesiz tarihe kara bir leke olarak adını yazdırmıştır. 12 Eylül ihtilali, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında gerçekleştirildi. 

12 Eylül, idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle tarihin sayfalarında yerini almıştır. 12 Eylül'de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı Milli Güvenlik Konseyi "bir numaralı" bildirisini okuyarak DARBE yaptığını resmen ilan etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen son askeri darbesi olarak tarihe geçen 12 Eylül 1980 Darbesi'nin başladığı, cuma günü saat 03.59'da TRT radyosunun İstiklal Marşı ve sonrasında anons yapılmadan, Harbiye Marşı'nın çalınmasıyla anlaşıldı.

12 Eylül Darbesin Kod adı "Bayrak Harekatı"dır. Bu isimle bütün bir ordu harekete geçirilmiştir. Emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen bu darbe, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü kez açık müdahalesi olmuştur.

12 Eylül Darbesinin Gerekçeleri Nedir?

Abdi İpekçi, Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, DİSK ve Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, Eski Başbakan Nihat Erim, Adalet Partisi İstanbul Milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu, CHP İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu, MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok ile eşi ve kızının öldürülmesi gibi çok sayıdaki siyasi cinayet, generallerin gerekçeleri olarak tarihe geçti.

Darbeciler,Anayasayı ortadan kaldırdı,

Darbeciler, TBMM'yi lağvetti ve antidemokratik bir uygulamaya geçtiler.

Darbeciler, Ülke genelinde sivil toplum kuruluşlarını hedef alındı. Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetlerini durdurdu. Siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu.

Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya sürgüne göndererek, siyasi yasaklar getirdi.

Yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarına imza atan darbeciler, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. Sol görüşlü Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam etti. 650 bin kişi gözaltına alındı.

Darbeci Kenan Evren: "Elim bile titremedi"

12 Eylül Darbesi'nin baş aktörlerinden dönemin Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren, katıldığı bir televizyon programında, imzaladığı idam kararlarına ilişkin olarak " İdamları imzalarken elim bile titremedi" ifadelerini kullanmıştı.

açılan davalarda 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi.Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından 14 bin kişi çıkarıldı. 100 bin kişi "örgüt üyesi olma" suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" olduğu iddiasıyla işlerinden edildi. 4 bine yakın öğretmen ve yüzlerce üniversite görevlisinin işine son verildi. Onlarca gazeteci için de binlerce yıla varan hapis cezaları istendi.

1982'de "güdümlü" referandumla yüzde 92'lik "evet" oyu aldı. Darbenin baş aktörü Evren ve diğer darbecilerin ömür boyu yargılanmasını engelleyen "geçici 15'inci madde" de darbe anayasasına dahil edildi.

"Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağı"na dair anayasanın geçici 15'inci maddesi, 12 Eylül 2010'daki referandumun ardından kaldırıldı.

Türkiye'nin dört bir tarafından, darbenin sorumluları ile bu kişilerin emir ve talimatlarını uygulayanlar hakkındaki suç duyuruları yapılarak yargılanmaları sağlandı.

O dönem hayatta olan Evren ile eski Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

Evren ve Şahinkaya hakkında hazırlanan iddianamenin Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edilmesiyle Türkiye tarihinde ilk kez bir darbenin sorumluları yargı önüne çıkarıldı.

İki darbeci, ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek'' suçundan yargılandı.

Evren ve Şahinkaya, telekonferans aracılığıyla yaptıkları savunmalarında suçlamaları kabul etmedi, kurucu iktidar olduklarını, mevcut mahkemelerin kendilerini yargılayamayacağını öne sürdü.

Mahkeme, 18 Haziran 2014'te Evren ve Şahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "Anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'de de cebren "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ardından Mahkeme, takdiri indirimle cezayı müebbet hapse çevirdi. Evren ve Şahinkaya hakkında, Askeri Ceza Kanunu'nun "askeri rütbelerin sökülmesi"ne ilişkin 30'uncu maddesinin de uygulanmasına karar verildi. Hükmün ardından sanık avukatları, kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay'dayken Evren, 10 Mayıs 2015'te 98 yaşında, Şahinkaya ise 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında öldü.

Ayrıca Evren ve Şahinkaya'nın malvarlıklarına el konulması ve sanıkların TSK'den çıkarılması ile rütbelerinin geri alınmasına yer olmadığına hükmedildi.

12 Eylül Darbesinin Türkiye'ye Kazandırdığı Tek Güzel Şey: Sütlü Nuriye

Kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi, İstanbul Belediye Başkanı olarak Emekli Korgeneral Abdullah Tırtıl'ı atar.

Abdullah Tırtıl, 2. Ordu Komutanlığı görevinden 1982'de emekli olduktan sonra belediye başkanı olarak atanır.

Sıkıyönetim döneminde paşalardan biri baklava alır ve fiyatını çok yüksek bulur.

Kim olduğunu bilmediğimiz bu paşa, durumu Belediye Başkanı Tırtıl'a iletir.

Bunun üzerine baklavanın kilo satış fiyatında tavan uygulaması başlatılır.

Öyle bir tavan fiyat belirlenmiştir ki kullanılan malzeme ve kalite korunduğu sürece, bu fiyata satış yapılması imkansızdır.

En ünlü baklavacılardan Karaköy Güllüoğlu tam 1 yıl 10 gün kepenk kapatır.

Yeni formüller ve fikirler üzerinde çalışılmaya başlanır.

Nejat Güllü'nün fikriyle, bir umut denilerek yeni bir tatlı imal edilir.

Güllüoğlu'nun kurucusu Hacı Mustafa Güllü, yeni tatlı fikrini beğenmese de ses çıkarmaz.

Baklavanın içine fıstık yerine fındık konur. Biraz daha ağırlaşması için de süt eklenir.

Şekli baklavaya benzer ama adı farklı olduğu için belediye ekipleri denetimlerde bir şey diyemez.

Halk bu ucuz ve lezzetli tatlıyı almaya başlar. Günde 70-80 tepsi satılıyordur.

Gönüllerde taht kuran Sütlü Nuriye böylelikle hayatımıza girmiştir.

Bu güzel lezzetin mucidi Nejat Güllü'ye göre bu ismin hiçbir anlamı, hiçbir hikayesi yoktur. Esas amaç bu tatlıyı insanlara sevdirebilmektir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nice Aşk Yitirdim Ben, Yitirmenin Ne Olduğunu Biliyorum

Batum'dan Sıradan Bir Kadına

DOSTLUĞUN ÖLÇÜSÜ